Kayıtlar

Akrep ile Yelkovan

neydi telaşı bu göçebe kalbimin uçurum kenarında ayağım kayar gibi başımı döndüren neydi ruhumdan yükselirken aklıma düşüveren bu üzerimdeki güçlü tesir neydi kimdi bu yüreğimdeki devrimci eyleme katılan çocuk ellerimi göğe uzattığımda parmak uçlarımdan öpen kimdi ve leylekler süzülürken semada tutup ruhumu gezintiye çıkaran kimdi nasıldı hatırlamak şimdi hiçlikle kesişen bir yolu umudunu o sapa yolda bırakmak nasıldı onca yol yağmurda ıslanırken şemsiyeyi elinde taşımak nasıldı nedendi bu denli an'a takılı kalmışlığın geçen zamanı tek tek çıkarıp duvarına asman nedendi gece uzarken gökyüzünde salınarak topladığın an'ları kutup yıldızın yapman nedendi ve neydi elinde kalan şimdi kısacık yolu içinde kilometrelerce uzatan kimdi nasıldı uçurumdan atlar gibi rüyadan uyanmak duyarken akreple yelkovanın çarpışma sesini buydu belki de tek nedeni durmuş zamanın artık kovalanmayan çocuk hisleri

Yüzleşme

Resim
Günü geldiğinde ki gelmişti çoktan,kendinle yüzleşme vakti. İçinden kopup gidenlerle,onların kopup gitmesine sebep olan anlaşılmaz yüreklerle yüzleşme vakti. Kendini tanımaya çekindiğin bu yolda başka çehreleri tanımanın daha da zor olduğunu anlama vakti. Seni zorlayanın yalnızca kendi iç savaşın değil,insanların uğraşılmaz ve tatmin edilemez egoları olduğunu kavrama vakti. Bir ucundan ben tutayım derken diğer ucunu tutmasını beklediklerinin ellerini kollarını sallaya sallaya gezdiklerini görebilme vakti. Beklentilerinin seni yaralayacak en büyük silah olduğunu ancak ateşlendiğinde hissedebilme vakti. Yorgun argın çıktığın yollarda karşılaştığın banklarda oturup dinlenmenin kendi evindeki koltuğa ihanet olduğunu anlama vakti. Adını ağzından duymak için sesine bir sevgi büyütenlere en ağır biçimde haykırma vakti. Bu sefer farklı olacak diye güle oynaya gittiğin o evden herkesleşmenin ihanetiyle ayakkabılarını bile giymeden kaçıp gitme vakti.Düşünürken yutkunamadığın şeyler için artık ü

Kanatların Ucunda Ölüm

Ölümü düşündüm bugün,hayatın olağan akışı içerisinde süregiden olayların aslında hiç de süregidemeyişi üzerinden düşündüm ölümü. Oturup sakince düşünemedim,binbir tane düşüncenin karmaşası içerisinden onu seçtim de düşündüm. Öylesine dalarken düşünemedim,hayat yoluma onu çıkardığı için düşündüm. Bana uzaktan bakıp el salladığı,göz kırptığı için düşündüm. Ben buradayım beni hisset dediği,varlığını benden esirgemediği için düşündüm. 20 yaşında,hayatım tam da tıkırındayken,gençliğimin baharındayken düşündüm. Sonra anladım ki aslında yolundaymış gibi görünen her şeyin arka planında seni bekleyen bir sürpriz var;iyi ya da kötü,mutlu eder ya da etmez ama var,bekliyor ortaya çıkacağı günü. Ve ölümü düşünürken onun algılanabilirlik çerçevesini düşündüm bir de. Çünkü ateşin yanışını uzaktan izlemek ile onun kendi içinde yanışını hissetmek çok başka şeylerdi. Televizyondan bir acı haber dinlemek ile,acı haberin ta kendisi olmak çok farklı şeylerdi. Ve insan bunu ancak tattığında o acıya hakim o

Küçük Kızım İnan

Bak ne diyeceğim dedim kendime Aştığın yolları bir bir geri yürüyorsun da hiç mı acımıyor için kendine  Merhamet denilen nankör duyguyu tek başına taşımak hiç mi ağır gelmiyor yüreğine  İğneyi de çuvaldızı da kendine batırmak hiç mi sızlatmıyor yaralarını derinden Her zaman ekmek almaya giden olmak,her zaman çöpü atan olmak hiç mi yormuyor ayak bileklerini Taşın altına eline koyması gereken iki elin de senin ellerin olduğunu bilmek hiç mi kesmiyor bileklerini acıdan Sırtına yüklediğin yükler yollarda düşüp dururken geri dönüp onları almak ağrıtmıyor mu dizlerini Yüreğine diktiğin çiçekleri her gün senin sulayacak olman hiç mi yormuyor ellerini Bırak kendini artık,bırak acı verdiğin bu bedeni,bırak da git bu yüreği artık ya da al eline adam gibi sahip çık ona Sana senden başka fayda veren ne var da uğraşıyorsun bu kadar başkaları uğruna Ne için,kim için taşıyorsun bu yükleri Kimse görmesin seni iyi Bilmesin kimse ne kadar merhametli olduğunu ne fark eder Kırma

Eski

Ne kadar çok seviyoruz eskiye dönmeyi.Önceki fotoğraflarımıza bakıp “Ne kadar büyümüşüm, değişmişim.” demeyi. Sanki o fotoğrafı görmesek hissetmiyor muyuz büyüdüğümüzü? Yoksa sadece eskiye dair bir şeyler mi hatırlamak amacımız? Bu “eski” ye düşkünlüğümüzün altında yalnızca yaşanılanları yâd etmek mi yatıyor gerçekten? Yoksa geleceğe ait yürüyeceğimiz yolda özlediğimiz bir takım izleri de beraberimizde mi götürmek istiyoruz? Neden eskiden çok dinlediğimiz bir şarkıyı yeniden duyduğumuzda istemsizce mutlu oluyoruz? Galiba eskiye dair bir şeyler bizi yalnızca mutlu etmiyor, aynı zamanda tatmin de ediyor. O an geçmiş ve yaşadığımız hislerin bilincindeyiz şuan. Mutluluğumuzun, hüznümüzün  bilincine varacak kadar süreyi tüketmişiz. Şimdi ise yani bugüne baktığımızda yaşarken hissettiğimiz hiçbir his bizi tatmin etmiyor. Bir yerlerde herkes bir şeylerin eksikliğini yaşıyor. Bu histen uzaklaşmamız, tatmin olmamız için üzerinden ne kadar zaman geçmesi gerekiyor? Ne zaman bir şeyler rayına otur

Deniz Yıldızı

Ben sahilde bulduğum o küçük deniz yıldızıyım hala Büyümedim,değişmedim desem yalan bilirim Sizinle birlikte ben de değiştim,kollarımı ne zaman açsam başka bir sahilde buldum kendimi  Gittiğim her sahilde beni başka insanlar aldı eline Kiminin güzel narin elleri vardı,kimi hoyratça sert elleriyle narin gövdemi suyun üzerine fırlattı  Kimi güzel anılar paylaştı benimle ve büyük flaşlar patlattı bir fotoğraf karesine sığdırdı beni  Kimi de üstüme basıp geçti farkıma bile varmadı az ilerideki daha güzel deniz yıldızlarına bakabilmek için Geçtiğim tüm sahiller,daldığım tüm mavilikler hepsi birer film şeridi gözlerimde ve ben hala ilk günkü gibi küçük görüyorum kendimi Ama diyorum ya büyümedim,değişmedim desem de inanmazsınız Büyüdüm de değiştim de çünkü  Beni bu istemsizce sürüklendiğim yollarda karşıma çıkan sizler değiştirdiniz Gücüm yetmedi içimdeki küçük kalbi korumaya Ve keşke ilk gün düştüğüm o sahilde kalabilseydim doyasıya İlk baktığım gün ışığı,ilk tenim

Özür Dilerim

Tek dileğim güzel hatırlanmaktı,her şeyde ve herkeste güzel hatırlanmak. Bunun için kendimden özür dilerim. Ve dönsem o yanlış yaptığım yerlerde kendime, ne olur bırak öyle kalsın derim. Bırak o da kötü hatırlasın seni ne çıkar? Bile isteye kalbini kıranlar seni güzel hatırlamasa ne olur? İçinden geçirmeye korktuğun sözleri duyarken ne hissettin onu düşün. Düşün ki bir an yüreğin sallansın, Senin içine dokunan onca şey bırak da onlarda yara kalsın. Geriye dönüp tek bir an sadece bunu düşün, Aynı yanlışlara tekrar düşer miydim? Yanlışlarının seni tökezlettiği yolları düşün. Koşarak geçmek istediğin yolları sana geri geri yürütenleri düşün. Yaşarken mutluydun ama sonrasını düşün. Güzel hatırlandın mı,yoksa karşındakiler nankörlük mü yaptı iyi düşün. Düşün ve özür dile kendinden. Yanlışlarım beni büyüttü ama seni de çok üzdüm kalbim,de. Doğru yolu sonunda buldum ama seni de az hırpalamadım aklım,de. Ve bir daha özür dile kendinden. Ben bu kadar uğraş